Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği Etik Rehberi
I. Giriş
Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği’nin tüm üyeleri bu rehberde sıralanan kurallara uymayı taahüt ederler.
Bu rehberde, derneğimiz üyesi olan ve bilişsel davranışçı terapileri uygulama yeterliğine sahip kişiler ‘terapist’ olarak; ruh sağlığı alanında hizmet almak için terapistlere başvuran bireyler ise ‘danışan’ olarak tanımlanmaktadır.
Halen derneğimiz üyesi olan kişilerin, ruh sağlığı alanında çalışan ve yeterliliği yasal olarak kabul edilmiş profesyoneller olmaları hasebiyle, kendi mesleki etik ilkelerine uydukları kabul edilmektedir. Bu nedenle bu meslek gruplarına (psikiyatri, psikoloji, rehberlik ve danışmanlık, psikiyatri hemşireliği, psikiyatrik sosyal hizmet) ilişkin genel etik ve yasal kurallar ayrıca bu etik rehberde belirtilmemiştir.
Tüm dernek üyelerinin, kendilerine başvuranların sorunlarının çözülmesi ve iyiliği için çaba sarf etmeleri, sahip olduğu bilgi ve becerileri herhangi bir önyargı olmaksızın her insan tekinin bütünlüğü ve yararı için kullanmaları beklenmektedir.
II. Değerlendirme ve Biliş/Davranış Değiştirme Yöntemleri
Herhangibir ruhsal müdahale yapılırken bunun danışanın incelenme ve değerlendirmesinden elde edilen sonuçlara göre uyarlanması gereklidir. Değerlendirme ve müdahaleler, danışanın yararını en iyi şekilde gözetecek, zararları en aza indirecek, kısa ve uzun vadede en fazla yarar sağlayacak nitelikte olmalıdır.
Değerlendirme ve müdahaleler yapılırken; tüm olası alternatifler, etkinlik düzeyi, danışanın uyumu ve beklentisi, müdahale zamanı ve bedeli ile ilgili tüm bilgi ve kanıtlar dikkate alınmalıdır.
Değerlendirmeler ve müdahaleler sürdürülen tedavinin etkinliğin sürekli kontrol edilebileceği bir tarzda gerçekleştirilmelidir.
Terapi sürecinin başlangıç aşamasında danışana değerlendirme görüşmelerinin ve terapötik müdahalelerin amaçları açıklanmalı, danışanın onayı alınmalı ve süreç boyunca gerektiği durumlarda yeniden gözden geçirilmelidir. Makul bir süre içinde amaçlanan hedeflere ulaşılamadığı takdirde durum gözden geçirilerek danışanın başka bir terapiste yönlendirilmesi sağlanmalı, gerektiğinde herhangi bir tarafın isteğiyle saygı ve anlayış çerçevesinde süreç sonlandırılabilmelidir.
Yapılan değerlendirme ve uygulanan terapötik müdahalelerin danışanın ruh sağlığı ve iyilik hali için kısa ve uzun vadede yarar getireceği gösterilmiş olmalıdır. Yürütülen terapötik sürec danışana herhangi bir biçimde zarar vermemeli, bütün olası kaçınılabilir ıstırap çeşitlerine karşı koruyucu bir özelliğe sahip olmalıdır. Bununla birlikte kimi kere uzun vadeli iyilik hali ve şifanın, sadece göreceli olarak ufak ve kısa süreli yoksunluklar ve rahatsızlık içeren müdahalelerle sağlanabileceği klinik ve ruhsal durumlar olabilir. Başka türden etkili tedavi müdahalelerinin varlığı söz konusu olduğunda veya yoksunluk içeren tedavinin uzun vadedeki faydası şüpheli olduğunda bu türden tedaviler kullanılmamalıdır. Bu tür değerlendirme ve müdahaleler, danışanın ıstırabı en aza indirilerek, sağlığı açısından tehlike içermeyecek ya da uzun süreli bir yoksunluk ortaya çıkarmayacak biçimde düzenlenmelidir. Bu tür bir müdahalenin uygunluğundan en küçük bir şüphe duyulduğunda, nesnel ve bağımsız bir görüş alma amacıyla ayrıntılı bilgilendirme eşliğinde daha tecrübeli bir terapiste danışılmalıdır.
III. Tedaviye Onay
Tedavi türü ve yapılacak müdahalelerle ilgili olarak danışandan onay alınması, değerlendirme ve müdahaleler üzerinde danışanın karar verme hakkı bulunması çerçevesinde, tedavi süreci boyunca daima yerine getirilmesi gereken bir zorunluluktur.
Ruhsal hizmet sunan kişi, danışan ile yalnızca tanısal ya da araştırma amaçlı olarak görüşme yapacaksa, bu durumu net bir biçimde kendisine açıklaması gereklidir.
Uygulanacak tedavi aşamaları, amacı, rasyoneli, etkililiği/etkisizliği ve varolan alternatif yaklaşımlar danışanın en iyi biçimde anlamasını sağlayacak şekilde görüşmelerin başlangıcında açıklanmalıdır. Eğer uygulanan değerlendirme, müdahale ya da tedaviler etkisi bilinen bir yöntemden ziyade deney aşamasında olan yeni bir yaklaşıma ait ise bu durum, hizmeti alan kişiye açıkça anlatılmalı ve ardından yazılı onamı alınmalıdır.
Danışan bir tedavi kurumunda (hastane vb.) gönüllü olarak ya da rızası dışında yatmakta ve ruhsal sorunlarının derecesi yapılacak değerlendirme ve müdahaleler için kendisinden onay alınmasına olanak sağlamamakta ise, terapötik süreç yukarıda (II.4) tanımlanan biçimde yürütülmeli, kendisine istediği zaman görüşmelerden ve tedaviden çekilebilme özgürlüğü tanınmalıdır.
Eğitim ve Yeterlik
Hiçbir ruh sağlığı profesyoneli kendisini sahip olmadığı beceriler ve bilmediği yöntemleri biliyormuş gibi sunmamalıdır.
Terapistler, aldıkları standart eğitimle sahip oldukları beceri ve yeterliğin sınırlarını bilerek, bu sınırları aşan durumlarda danışanı ya bu beceriye sahip diğer psikoterapistlere yönlendirmeli ya da bu alanda yeterli olduğunu düşündüğü profesyonelden danışma ve ileri eğitim alarak süreci devam ettirmelidirler.
Terapistler, formel eğitim dönemi bittikten sonra da güncel gelişme ve yeni yöntemlerin takip edilmesi amacıyla bilimsel kongrelere ve ileri eğitimlere katılmaya devam etmeli, güncel literatürü takip etmeli ve mümkün olduğu sürece uygun, kalifiye ve tecrübeli bir eğiticiden süpervizyon almalıdır. Bu imkanlara sahip olmayan terapistler, ulaşabildikleri diğer terapistlerle temasa geçmeli ve akran süpervizyonu biçiminde düzenli olarak bilgi ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşmalıdır.
Mesleki İlişkiler
Terapist, multidisipliner bir kurumda çalışmaktaysa diğer meslektaşlarını kararlarıyla ilgili bilgilendirmeli, gerektiğinde onlara danışmalı, kendi sınırlarını net ve açık biçimde tanımlamalıdır.
Danışanın tedavi sorumluluğu asıl olarak kendisine verildiğinde, terapist, yeterliliğinin sınırını bilmeli ve gerektiğinde diğer profesyonellere danışmalıdır.
Terapist hangi meslek grubunda bulunursa bulunsun, ruh sağlığı alanında emek sarf eden diğer sağlık profesyonellerine karşı saygılı, işbirlikçi ve destekleyici bir tutum sergilemelidir.
VI: Gizlilik
Terapistin danışandan elde ettiği bilgiler onu en iyi biçimde anlamaya ve yardıma dönük olarak kullanılmalı, bu bilgiler sadece süreçle doğrudan ilgili olan profesyonellerle paylaşılmalıdır.
Elde edilen bilgiler yukarda tanımlanan sınırın dışına geçirileceği ya da araştırma amaçlı kullanılacağında danışanın onayı alınmalıdır.
Elde edilen bilgiler eğitim amaçlı olarak bir gruba sunulacağı zaman danışandan izin alınmalı, bu iznin verilmediği durumlarda kişinin alacağı hizmetin hiçbir biçimde bundan etkilenmeyeceği açık bir biçimde anlatılmalıdır.
Eğer danışanla ilgili bilgiler herhangi bir biçimde ya da platformda yayınlanacaksa, sadece yapılan işe dönük olarak gerekli bilgilerle sınırlı tutulmalıdır.
Eğer video, ses kaydı ya da diğer biçimlerde bir kayıt yapılıyorsa bunun a) diğer profesyoneller b) öğrenciler c) kamuoyu ile paylaşılacağı netleştirilerek danışandan izin alınmalıdır.
VII.Araştırma
Eğer danışanla bir araştırma projesi kapsamında görüşülüyor ya da kendisine test uygulanıyorsa bireye bunun doğrudan tedaviye dönük bir amacı olmadığı açıklanmalı ve kendisinden onay alınmalıdır.
Bir araştırma projesi kapsamında bir tür müdahalenin diğer bir tür müdahale ya da kontrol grubuyla karşılaştırmasının yapıldığı durumlarda, etkili olduğu saptanan müdahale daha sonra etkili tedavi almadığı gösterilen gruplara da uygulanmalıdır.
VIII. Danışanın Sömürülmemesi
Terapistler hiçbir şekilde danışanlarını maddi, cinsel veya diğer biçimlerde sömüremezler ve kendilerini kullanamazlar.
Danışanla sosyalize olmayı doğası gereği gerektiren kimi durumlarda kişisel ve profesyonel ilişkinin arasında açık bir ayrım yapılması gereklidir.
Öncelikler
Terapistler kendi özelleştikleri alanı saptayarak hareket etmeli, kendi bildikleri bir tekniği uygularken genel bilgileri göz önünde tutarak etkinlik kıyaslaması yapmalıdırlar.
IX:Reklam
Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği üyeliği hiçbir profesyonel statü ve kalifikasyon anlamına gelmez. Terapistler dernek üyesi olmalarını ilan edemezler ya da üyeliklerini özel bir statü ve özellik veriyor anlamı taşıyacak tarzda kullanamazlar.
Dernek tarafından terapist olarak akredite edilen kişiler, bu gerçekliği duyurup duyurmamakta özgürdürler.